Sensörlü aydınlatma sistemleri sağladığı avantajlar nedeniyle günümüzde yaygın bir şekilde kullanılıyor. Konutlardan ticari ve kurumsal alanlara, kamu binalarından endüstriyel ve lojistik tesislere kadar akla gelebilecek mekanlarda bu tarz aydınlatmaların tercih edilmesinde en önemli kriterlerden biri olarak ise enerji tasarrufu olarak gösteriliyor.
Sensörlü aydınlatma ile enerji tasarrufu konusuna daha yakından bir bakış atabilmek için öncelikle bu aydınlatma sistemlerinin en çok kullanılan türlerine değinmek gerekiyor.
Hareket sensörlü aydınlatma sistemleri günümüzde en çok kullanıla sensörlü aydınlatmalardan biri olarak piyasada yer alıyor. Bu sistemler ortamdaki ısı değişimini algılayarak otomatik bir aydınlatma sağlar.
Sensörlü aydınlatmanın başka bir çeşidi olan mikrodalga sensörlü aydınlatmalarda ise cihazlar mikrodalga sinyalleri gönderip, geri yansıyan dalgaları analiz eder. Cam ve plastik yüzeylerin ardından da algılama yapabildiği için daha hassastır.
Işık sensörlü aydınlatmalar ise ortamdaki ışık seviyesini ölçerek çalışır. Bu sistemlerde gün ışığı ile aydınlatma devre dışı kalırken hava karardığında devreye girer. Ultrasonik sensörlü aydınlatmalar ise ortama yüksek frekansta ses dalgaları yayar ve geri dönen yankıları analiz ederek ortamın aydınlatmasını sağlar.
Tüm bu sensörlü aydınlatma çeşitleri ihtiyaç halinde devreye girerek çalışırken, ihtiyaç dışında ortamın aydınlatılması gibi bir durum söz konusu olamaz.
Kullanımı günden güne yaygınlaşan sensörlü aydınlatma çeşitleri konutlarda koridor, merdiven, banyo, tuvalet, bahçe, giriş alanları, garaj ve bodrumda tercih ediliyor.
Ticari ve kurumsal alanlarda ise ofis koridorları, toplantı odaları, otoparklar, depolar ve arşiv odaları da sensörlü aydınlatma sistemlerinin en sık kullanıldığı yerler olarak sıralanıyor.
Okul koridorları ve lavabolar gibi eğitim kurumlarının yanı sıra hastane ve klinikler gibi kamu binalarında kullanılan bu sistemler, endüstriyel ve lojistik tesislerde, üretim, yükleme ve boşaltma alanlarında sağladıkları kolaylıkla sıkça tercih ediliyor.
Sensörlü aydınlatma sistemlerinin tercih edilmesinde kullanım kolaylığı, sağladığı konfor alanı gibi sebepler bulunsa da bu sistemleri asıl popüler kılan avantajları sağladıkları enerji tasarrufudur. Bu tasarrufu ise sadece kişinin ya da kullanıldığı kurumun bütçesine katkı olarak düşünmek eksik kalır. Zira gereksiz elektrik kullanımının önüne geçilmesi sınırlı ve tükenebilen enerji kaynaklarının korunmasına yardımcı olurken hem dünya hem de insanlık için önemli bir adım atılmasını sağlayacaktır.
Hangi çeşidi kullanılırsa kullanılsın sensörlü aydınlatmanın temel prensibi gereksiz enerji tüketimini önlemektir. Bunu ise yalnızca ihtiyaç duyulan anda ışığı devreye sokmak ve kullanım sona erdiğinde otomatik olarak kapatarak yapar. Bu sayede manuel kontrol ihtiyacı ortadan kalkar ve ışık gereksiz bir şekilde açık kalmaz.
Evlerde, ofislerde, otoparklarda veya tuvaletlerde ışığın unutularak gereksiz yere saatlerce açık kalması sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşte sensörlü sistemler, kimse olmadığında otomatik olarak ışığı kapatarak bu israfı engeller.
Bununla birlikte bazı sensörler sadece hareketi değil, ortamın doğal ışık seviyesini de ölçerek çalışır. Yani ortam yeterince aydınlıksa sensör ışığı açmaz. Bu sayede sistem gündüz çalışmazken, gereksiz tüketim ise yüzde sıfıra iner.
Sensörler sadece hareket algılandığında ışığı aktif hale getirir ve belirlenen süre dolduğunda otomatik olarak kapatır. İster 30 saniye ister 5 dakika ışığın açık kalma süresi isteğe göre ayarlanabilir. Aynı zamanda bu tarz aydınlatma sistemlerinde eğer bir de LED teknolojisi kullanılırsa elde edilen tasarruf daha da artacaktır.
Sensörlü aydınlatma sistemleri ile sadece elektrik tasarrufu sağlamakla kalınmaz aynı zamanda bakım ve lamba değişimi gibi konularda da büyük avantaj elde edilir. Zira, ışık gereksiz yere yanmadığında ampulün ömrü de uzayacaktır. Bu ise özellikle büyük tesislerde bakım ve ekipman masraflarının ciddi biçimde azalması anlamını taşır.
Sonuç olarak sensörlü aydınlatma sistemleri, yalnızca enerji tasarrufu değil, bir çok alanda kazanım sağlar. Hem elektrik faturalarını azaltır hem de sürdürülebilir yaşam anlayışına katkı sunar.